İletişim veya yutkunma becerileri konusunda başkalarından farklı olduğunuzu mu düşünüyorsunuz? Bunun bir bozukluk olabileceğinden mi korkuyorsunuz?

Paniğe kapılmayın! Sizi bilgilendirmek için ben buradayım.

Öncelikle şunu belirteyim konuşma terapistliği insanların iletişim ve yutkunma becerilerini kontrol etmek ve sorunu olan insanları istekleri dışında/zorla tespit edip tedavi etmek için ortaya çıkan bir alan değil. Bizim amacımız insanların hayat standartlarını yükseltmek. Toplumda içinde insanlarla iletişim kurduğunuzda sizde bir bozukluk olduğunu iddia ediyorlarsa ama bu hayatınızı hiç bir şekilde engellemiyorsa, sizin için bir sorun teşkil etmiyorsa ve gayet mutluysanız, size ne yapacağınızı söylemek bir konuşma terapistine düşmez. Bir konuşma terapistine danışmak yüzde yüz size bağlıdır. İletişim veya yutkunma ile ilgili her hangi bir durumunuz eğer hayat standardınızı düşürüyorsa bize, yani bir konuşma terapistine, danışabilirsiniz. Farklı olmak her zaman bir bozukluk değildir. Bunun kararını en iyi siz verebilirsiniz. Tabi bu kararı en iyi konu hakkında biraz bilgi edinerek verebilirsiniz. O yüzden insanların uzmanlara danışmasını her zaman  gönülden tavsiye ederim. 

Peki, bozukluk olarak düşünülebilecek ancak bir bozukluk olmayan unsurlar nelerdir? 

  • Yaşıtlarından geç konuşmaya başlayan çocuklarda bir bozukluk olduğu düşünülebilir. Fakat, her geç konuşmaya başlayan çocukta bir bozukluk vardır diyemeyiz. Bu çocukların yarısı ilerde kendi kendilerine yaşıtlarına yetişirler. Diğer yarısının konuşma veya dil açısından desteğe ihtiyacı olabilir. Geç konuşma bir bozukluk olmasa da ben bu çocuklara destek verme taraftarıyım. 
  • Küçük yaştaki çocukların yaptığı konuşma ve dil hataları da ilk bakışta bozukluk olarak değerlendirilebilir. Bu tarz hatalar genelde doğal gelişimin bir parçasıdır. Okul çağına yaklaştıkça yapılan hatalar devam ediyorsa çocukların desteğe ihtiyacı olabileceğini düşünmeye başlarız.
  • İkinci bir dil konuşurken o dile ait bazı sesleri söyleyememeniz ve ağır bir aksanınızın olması da bozukluk olarak düşünülebilir. Özellikle ikinci dillerini geç yaşta öğrenen insanların o dile özel bazı sesleri öğrenmekte zorlanması normaldir. Bu yüzden o dili ağır bir aksanla konuşabilirler. Bu bir bozukluk değildir. Belli bir yaştan sonra bazı şeyleri öğrenmenin daha zor olması doğaldır.
  • Karşımıza çıkan bozukluk sanılabilecek bir diğer durum ise özel durumlarda kekelemektir. Çok heyecanlanınca ve çok korkunca herkes biraz kekeleyebilir. Bu bir bozukluk belirtisi değildir. Size bir itirafım olacak. Ben yabancı dil konuşurken arada kekeliyorum. Bu özellikle de bir kelimeyi bulmakta zorlandığımda oluyor. Bu benim hayatımı hiç etkilemiyor. Yabancı dilde konuşmak beynimiz için kendi dilimizi konuşmaktan daha zor bir işlem. Bu yüzden arada bocalaması doğal. 

Ayrıca şunu da belirtmek isterim. Bir konuşma terapisti ile çalışmanız için illa da bir bozukluğunuzun olmasına gerek yok. Eğer iletişim veya yutkunma ile ilgili hayatınızı olumsuz etkileyen bir durum varsa bu bozukluk olmasa bile bir konuşma terapisti ile çalışabilirsiniz. Size kendi eski hastalarımdan örnekler vereyim. Beş yaşında birçok  gıdayı yemeyi reddeden bir hastam vardı. Annesi bu konuda çok uğraş vermiş ama başarılı olamamıştı. Annesi çocuğunun sağlıklı beslenmesinden emin olmak için bir beslenme uzmanına danışmış. Bu beslenme uzmanı da bir beslenme planı çıkarmanın yanı sıra annesini bize göndermişti. Biz de yavaş yavaş bu çocuğun yediği gıdaları çeşitlendirmek üzerinde çalıştık. Bir başka hastam orta yaşlarda bir kadındı. Bu kadın kendi sesini çok kalın buluyordu ve bu durum hayatını çok olumsuz etkiliyordu. Kadınlarda kalın ses bir bozukluk değildir ve her kadının hayatını olumsuz etkilemez. Mesela Esmeray’ın sesi kalındır ama çok güzeldir ve bunca yıl sonra bile çok keyifle dinlenen değerli bir sanatçımızdır. Fakat benim hastam Türk değildi ve onun kültüründe kadınların seslerinin daha ince olması bekleniyordu. Hayatında hissettiği olumsuz etkileri azaltmak için onun konuşma sesini beraber çalışarak bir oktav yükselttik. Daha ince sesle konuşmaya çalışmak ses tellerine zarar verebilir. Bu yüzden onun bir konuşma terapistine danışması çok doğru bir karardı. Başka bir örnek olarak beraber çalıştığım Amerikalı bir meslektaşıma gelen ağır aksanlı İngilizce konuşan bir adamı verebilirim. Bu adam üniversitede yarı zamanlı bir hocaydı. Tam zamanlı çalışmak istiyordu ama aksanı çok ağır olduğu için üniversite onun ders vermesine izin vermiyordu. Önceden bahsettiğim gibi ikinci bir dili aksanlı konuşmak bozukluk değildir ama bu adamın hayatını ekonomik olarak olumsuz etkiliyordu. Meslektaşımla beraber onun İngilizceyi daha az aksanlı konuşabilmesi için çalışmaya başladılar. Birkaç aylık terapiden sonra bile İngilizce konuşurken aksanındaki fark çok açıktı ve artık İngilizce konuştuğunda daha rahat anlaşılıyordu. 

Bozukluk olmayan şeylerin üzerinde çok durdum. Bu noktada altını çizmek istiyorum ki bozukluğa sahip olmak ne ayıptır ne de dünyanın sonudur. Toplumun bozukluk olduğuna karar verdiği özelliklere sahip çok başarılı olan insanlar var. Bozukluk tanısını bir nevi harita gibi düşünün. Bu haritayı verdiğiniz kişi sizin nasıl desteğe ihtiyacınız olacağını bilecek böylece hayat standardınız yükselecek. ‘Bozukluk’ terimini ben hiç sevmiyorum çünkü çağrıştırdığı anlam çok nahoş. Aynı duyguları ‘engelli’ terimi için de hissediyorum. ‘Engelli’ terimini kullandığımız ama çok dolu ve mutlu hayatlar yaşayanlar var. İnsan olmak demek desteğe ihtiyacı olmak demek. Hangi insan bir adada tek başına yaşayabilir? Delirir. Biz insanların her zaman desteğe ihtiyacımız var. Bazılarının fiziksel açıdan desteğe bazılarının psikolojik bazılarının ise sosyal… Bu yüzden böyle terimlere hiç takılmamanızı öneririm. Önemli olan hayatınızı güzel ve dolu yaşamanız için ihtiyacınız olan desteği almanız. 

Hayatınızı güzel ve dolu yaşamanız için gereken iletişim ve yutkunma ile ilgili desteği sizlere konuşma terapisti verecektir. Ve ben de burada çorbada benim de birazcık tuzum olsun diye sizi bilgilendirmek için varım.

  1. »
  2. Konuşma Terapisi Hakkında
  3. »
  4. Farklılık mı Bozukluk mu?